Azerbaycan-Ermenistan İlişkileri Tarihi
21 Ekim 2020
Kaynak: Fatma Nur GÖHER
Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkiyi, tarihte ki “Şark Meselesi”nden ayrı düşünmemek gerekir. 19.yy itibariyle gündeme gelen bu mesele, yabancı devletlerin kontrolündeydi. Amaçları, Osmanlı halkı içindeki yabancı azınlıkları kullanarak devleti bölmekti. Bu azınlıklardan biri de biliyoruz ki Ermeniler’di.
Ermeni meselesini kamuoyuna bir soykırımmış gibi yansıtmak yine batılıların bir oyunuydu. Ermeniler, Türk toplumu ve Osmanlı Devleti tarafından “millet-i sadıka” olarak isimlendirilirdi. Yani sadık millet.. Kendilerine ait kiliseleri, çalışma ortamları, mülkleri, ticari serbestlikleri vardı. Devlet içinde görevler dahi verilmişti. Peki böyle bir uyum içerisindeyken ne oldu da Ermeniler ve Ermeni meselesi hortladı?
Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı “milliyetçilik” fikri, batılılar tarafından tabir yerindeyse krizi fırsata çevirmek oldu. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı Türk-Ermeni ilişkilerinin dönüm noktasıdır. Ermeniler ve Rus ordularında görevli komutanların arasındaki iletişim Ermeni meselesinin oluşumuna zemin hazırladı. Ayrıca Rusya, Ayastefanos Antlaşmasına göre Ermenilerin hamisi yani koruyucusu durumundaydı. Ermeniler örgütlenerek bazı ihtilal komiteleri oluşturdular. Hınçak, Taşnak vs.. Bulundukları bölgelerde kiliseleri, mabed dokunulmazlıklarını kullanarak silah depoları haline getirdiler. Berlin Antlaşması ile perçinlenen Özerk Ermenistan planı İngilizlerin de hamiliği ile sahaya sürüldü.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeniler, Rusların yanında yer alarak saflarını belirlediler. Savaş sırasında Rusların yanında yer almaları, Rusların Ermenileri silahlandırma faaliyetleri, Rus ordularına gönüllü olarak katılmaları kendileri hakkında sürgün kararı alınmasında etkili olan sebeplerdendi.
Ermenilerle Azerbaycan’ın ilişkilerinde temel olan bir diğer durum ise, İran şahı Nadir Şah’ın, Ruslarla yaptığı, önce Gülistan ve sonra Türkmençay Antlaşması ile hakimiyeti altında bulunan Azerbaycan topraklarını Rus işgaline açık hale getirip, bu toprakları ikiye bölmesi oldu. Günümüzde Güney Azerbaycan- Kuzey Azerbaycan tanımının yapılması bu tarihlerden itibarendir. İran, Türkmençay Antlaşmasıyla Revan ve Nahçıvan’ın da Rusya’nın hâkimiyetine girmesini kabul etmiş ve bu fiili durum Osmanlı Devleti’ne de Edirne Antlaşmasıyla (1829) onaylatıldı. Rusya’nın, antlaşmaya koydurduğu 15. Madde ile, Revan başta olmak üzere bölgeye, İran’da, Osmanlı Devleti’nde ve kendi topraklarında yaşayan Ermenileri göç ettirmesinden sonra Ermenistan denilen devletin temelleri atılmış oldu. Ermeni Meselesi, soykırımlar ve diğer felaketler Azerbaycan halkının kaderinde derin bir kök saldı ve çok pahalıya mal oldu.
Ermeniler, 31 Mart 1918 tarihinde başta Bakü olmak üzere, Kuba, Gence, Lenkeran, Zenzegur, Nahcivan, Salyan ve Şamahı şehirlerinde “Büyük Ermenistan” hayalini gerçekleştirmek amacıyla soykırım yaptılar. Soykırım neticesinde sadece bir gün içinde 12 bin vatandaşı şehit ettiler. Bu kıyım, Nuri Paşa ve Kafkas İslam Ordusu bölgeye gelene kadar devam etti. Ermeni ve Ruslarla girişilen mücadelede Kafkas İslam Ordusu 1.100 asker ve 30 subay şehit verdi. Toplamda 50 bin kadar Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti.
1990-20 Ocak tarihinde Sovyetler birliği KGB’si, Azerbaycan bağımsızlık hareketlerini baltalamak için Azerbaycan Devlet Televizyonunu bombaladı. Gorbaçov’un emriyle de Ruslar ve Rus destekli Ermeniler görülmemiş bir katliam gerçekleştirdi. Ağır silahlarla donatılmış Kızıl Ordu, havadan karadan ve denizden, kadın-çocuk-yaşlı ayrımı yapmaksızın halkı ateş altına aldı. Çatışma neticesinde 134 sivil vatandaş katledildi, 37 Azerbaycan askeri şehit oldu, 770 sivil ve 80 asker yaralandı. Tarihe, Kara Ocak Bakü Katliamı olarak kayıt düşüldü.
1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılması ile 8 milyon Azerbaycan Türk’ü özgürlüklerine kavuştu. Türkmençay ile birlikte gelen bölünmüşlük günümüzde hala yaşanmakta. Bu bölgede Ruslar tarafından sistemli olarak yerleştirme politikası uygulandı ve Rusya, kendisine Azerbaycan bölgesinde müttefik olarak dindaş olduğu Ermenileri seçti. Rusya’nın “rica”ları ile pek çok kez Azerbaycan Türklerine saldırdılar, Rusların güvenini boşa çıkartmadılar. Aldıkları bu destekle Karabağ topraklarına defalarca saldırıp silahsız ve savunmasız Azerbaycan halkını adeta bir soykırıma tabi tuttular. 1948-1953 yılları arasında 150 bin Azerbaycan Türk’ü katledildi ve bu gerçek kamuoyundan saklandı.
Dağlık Karabağ, yüzölçümü itibariyle 4 bin 400 kilometrekare. Karabağ, Güney Kafkasya’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında yer alan tarihi bölgenin adı. Günümüzde hukuki olarak Azerbaycan’a bağlı, fakat Ermenistan tarafından işgal altında.
26 Şubat 1992, Hocalı.. Ermenilerin, Karabağ Savaşı sırasında, Karabağ’ın Hocalı kasabasında Azerbaycan sivillerini toplu olarak katletmesi.. Yüzyılın en acımasız katliamı ve soykırımı kabul edildi. Çünkü Hocalı tamamen yok edildi. The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan’ın 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçlerince gerçekleştirildi. Azerbaycan verilerine göre, katliamda 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere, toplamda 613 Azeri vatandaşı hunharca katledildi. Ayrıca katliamda 487 kişi ağır yaralandı, 1275 kişi Ermenilerce rehin alındı ve 150 kişi hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamadı.
Geçici olarak geldikleri topraklarda işgalci bir hayat süren Ermeniler, bugünlerde bu topraklarda yaptıkları katliamların, döktükleri kanların hesabını yine aynı noktada kanlarıyla vermekte. Ermenistan’ın, Türkistan ile Türkiye arasında bir çıban vazifesi görmekten başka vasfı olmadığı, tüm dünyaca malum.
Azerbaycan’da yaşayan olaylarda, soydaşlarımızın uğradıkları zulümleri duyurmak, bir Türk olarak bana da vazifedir. İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” haykırışı, tüm Türk dünyasının ortak hedefi olmalıdır.
Unutmayalım, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!”