METE HAN VE TAHT
07 Aralık 2020
Kaynak: Fatma Nur GÖHER
Bilinen ilk Türk devletimiz Asya Hun Devleti idi. Tabi Asya Hunları deyince akıllara ilk olarak Mete Han gelir. Biraz nadir de olsa bazılarımızın
aklına “Çİ-Çi Yabgu” da gelir. Ama bugün sadece Mete Han’dan bahsedeyim. Çi-Çi Yabgu’ya diğer yazıda değinebilirim.
Mete Han’ın tahta çıkışını hazırlayan sebeplerin temelinde üvey annesi Çinli prenses var aslında. Haa bu arada şunu da belirtiyim. Tahta annesi asil kan olan yani Türk olan evlat geçer. İlk eş Türk’tür. Çinli olan üvey annesi Teoman’ın ikinci eşidir. Siyasi evlilik yani.
Neyse konuya dönersek.. bir tarafta Çin baskısı, bir tarafta Yüeçi diye bir topluluk var Moğol oldukları düşünülen. Güneyden Hunlara baskı uyguluyordu. Teoman da o günün şartlarında, Yüeçi tehlikesini savuşturmak istedi. Onlarla saldırmazlık antlaşması yaptı. Çin’e yönelmek istiyordu çünkü. Yüeçilerle antlaşma yapıldı ama hala tedirgindi. Antlaşmayı daha güçlü kılacak bir çare bulmalıydı. Ona bu konuda “yardımcı” olan biri tabi ki vardı. Çinli prenses.. Teoman Han, Çinli eşinin etkisiyle oğlu Mete’yi antlaşma yaptığı Yüeçiler’e rehin olarak verdi.
Bunun anlamı şu; Yüeçiler üzerine Hunlar tarafından askeri bir hareketlilik olmayacak. Eğer böyle bir durum zuhur ederse, Yüeçiler Mete’yi öldürebilecek.
Saldırmazlık antlaşmasını bu sözle garantiye aldığını düşünmüş olmalı. Aslında bu rehine sistemi her devlette ve dönemde olan şeyler. Burada asıl olay Çinli prensesin Mete’yi kendine rakip görmesi, ondan bu bahaneyle kurtulmak istemesi. Sonraki dönemde de aynen böyle oluyor zaten. Çin imparatoru ölünce Çin tarafı karıştı. Kendini güvende tutmak isteyen prenses de Teoman Han’ı kışkırttı, Yüeçiler üzerine sefere çıkması yönünde sürekli teşvik etti. Bu, Yüeçiler ile yapılan saldırmazlık antlaşmasının bozulması, Mete’nin de öldürülmesi demekti. Mete ölünce ne olacak? Çinli prensesin oğlu Hun tahtına geçecek!
Mete’nin eli armut toplamıyor bu arada tabir yerindeyse. Yüeçiler ülkesinde bulunduğu sürede sürekli tetikte bekledi. Babası Teoman’ın savaş ilanı ile Yüeçiler’in elinde bulunan en iyi atı alıp kaçtı. Hun ülkesinde gelip babasının karşısına dikildi, babası Teoman’da bu duruma zaten şaşırmadı. Ödül gibi göstererek oğlu Mete’nin emrine 10 bin askerden oluşan bir birlik verdi. Mete için güzel bir fırsattı. Bu birliğin başına geçerek onları “demir irade”, koşulsuz itaate dayalı bir eğitime tabii tuttu. Peki ne yaptı?
Bu birliği yanına aldı, kendisinin attığı okun düştüğü yere ok atmalarını istedi. Attığı oklar ses çıkarıyordu. Islık sesi. Bu şekilde okun gittiği yön askerlerine işaret edilmiş oluyordu. “Hedef belirtici” diyelim. Unutmadan, bu ıslıklı oku tarihte ilk kullanan Mete’dir.
Mete’nin amacı tam itaatli bir ordu, yenilmez askerler ve düşman askerlerine karşı üstün olmaktı. Eğitimin tek kuralı vardı:
-“okumu attığım yere saldır, emre itaat et!”
Emri yerine getirmeyenler idam edilirdi. Hatta bir gün av sırasında kendi atına ok attı. Birlik içerisinde Mete’nin atına ok atamayanlar oldu. İdam edildiler. Mete sonra eşini hedef gösterdi. Cesaret edemeyenler oldu, idam edildiler. Bu olanlardan Mete’nin babası Teoman Han haberdardı. Yavaş yavaş zihninde, sıranın kendisine geldiği fikri şekillenmeye başladı tabi. Sonra yine bir av günü, Mete, birlikleriyle av sahasındayken babasının atına ok attı. Tüm birliği kuşkusuz ve sorgusuz bir şekilde Teoman Han’ın atına ok saldılar. Mete artık kanaat getirmişti. Eğitim tamamlanmıştı. Bu olaylar M.Ö 209 yılında yaşandı. İlk düzenli ordunun oluşumudur. Günümüzde de Türk Kara Kuvvetleri’nin kuruluşu kabul edilir.
Mete, artık diğer av törenini bekledi. O gün geldiğinde Teoman Han, Mete ve çok sayıda asker ava çıktı. Mete uygun anı kolladı ve o an geldi… Yayını babasının olduğu tarafa çevirdi ve ok yaydan çıktığı anda emrindeki tüm birlik de Teoman Han üzerine oklarını fırlattı. Hiç kuşku ve gerilme hissetmeksizin hem de.. Teoman Han öldü ama tahta geçmesi için bu yeterli değildi. Yaşanacak taht mücadelesinden galip çıkan taraf olmak zorundaydı. Fazla vakit kaybetmeden Çinli prenses ve oğlunu da idam ettirdi. Onlara destek verenler de ortadan kaldırıldıktan sonra yönetimi sağlama aldı.
Mete artık “HAN” olmuştu. Kendisine koşulsuz itaat edenleri yönetime getirdi. Yapacağı ilk iş ordunun tamamını disiplin altına almaktı. Aynı “demir irade ve sonsuz itaat” ile tüm askerlerini ıslah ettikten sonra devletini bir imparatorluk haline getirdi. Çin ile mücadele etti. 26 Türk boyunu tek bayrak altında topladı. “Turan” idealini gerçekleştirdi. Türk Cihan Hakimiyeti düşüncesini iliklerine kadar hissettiği aşikar..
Bir defasında Çin ordusu ile karşı karşıya kalmıştı ve sayıca kalabalık olan taraf Çinlilerdi. Yardımcıları o büyük orduyu görünce çekilmeyi teklif ettiler haliyle. Geri çekileceğini umarak da Han’ın düşüncesini öğrenmek istediler.
- Ne düşünürsünüz Han’ım?
Mete, yanındakilere dönerek:
- “Bu kadar Çinliyi ben nereye gömeceğim!”
Boşuna mı Çin seddi yapıldı?
21.196 km uzunluk, yüksekliği 4 - 6 metre arasında, kalınlığı ise 6-7 metre arasında değişiyor. Korku insana her işi yaptırıyor gerçekten. Sayemizde dünyanın yedi harikasından birine sahip oldular. Teşekkürleri de Covid-19 oldu herhalde!