Sultan Ve Şah Mektuplaşması
16 Temmuz 2020
Yazan: Fatma Nur GÖHER
Bu yazımda Yavuz Sultan Selim Han’dan bahsedeyim.. Özellikle Åžah İsmail ile olan mektuplaÅŸmaları birçok kiÅŸinin dikkatini çekecektir. Öncelikle hayatı hakkında kısacık bir bilgi vermek, sonra da mektuplaÅŸmalarını sizlerle paylaÅŸmak istiyorum.
Yavuz Sultan Selim, 8. Osmanlı padiÅŸahı II. Bayezid’in oÄŸlu olarak Amasya’da doÄŸdu. Kendi sancak beyliÄŸi döneminde de Trabzon’da faaliyette bulundu. Trabzon’da iken Åžah İsmail’in faaliyetleri dikkatini çekti, DoÄŸu Anadolu’da yapılan Åžii propagandaları hakkında merkeze yani İstanbul’a raporlar gönderdi. Peki Åžah İsmail kimdir? Åžah İsmail, Safevi (İRAN) Devleti’nin kurucusudur. Åžiilik bu devletin temel mezhebidir. Türk hanedanlığıdır. Åžah İsmail, Anadolu’da Sünni İslam’a karşı Åžiilik propagandası yapmaktaydı. Bu sebeple daha önce Anadolu’da büyük bir isyan çıkmıştı. Osmanlılar için büyük bir tehditti. Gelelim sefer kararından sonra gelip-giden mektuplara.
Birinci mektup, Sultan Selim tarafından gönderildi. Åžah İsmail’in casusu Kılıç yakalanmış mektubu da ÅŸahına kendisi götürmüÅŸtü. Farsça kaleme aldığı bu mektupta;
-“Müslümanlığa aykırı hareket ettiÄŸin, Müslümanlara zulmettiÄŸin için ordumla birlikte hareket ettim. Yaptıklarından dolayı katline fetva verilmiÅŸtir. Kılıçtan önce sünnet gereÄŸi isterim ki İslam’ı kabul edesin. Atlarımın ayaklarının deÄŸdiÄŸi yerleri bana veresin. Bunun için atımı atlandım, kılıcımı kuÅŸandım, muharebe için bizzat gelmekteyim.”
Åžah İsmail, mektubu getiren casusu Kılıç’ı öldürtmüÅŸtür. Åžah İsmail, Sultan Selim’e cevaben Türkçe kaleme aldığı mektupta;
-“Er isen harp meydanına gelesin !” diyerek mektupla birlikte Yavuz Sultan Selim’e bir kadın elbisesi ve yaÅŸmak göndermiÅŸtir.
Osmanlı ordusu bu sırada Åžah’ın topraklarında Safevi ordusunu aramaktadır. Mektup Yavuz’a ulaşınca elçi öldürülmüÅŸ, cevaben;
-“ Bizi er meydanına davet edersin ancak meydanda görünmezsin!”
Åžah İsmail, gelen elçiyi öldürtmüÅŸ, cevap olarak;
-“Osmanlı hanedanı ile Timur zamanında yaÅŸanan fenalık tekrar yaÅŸansın istemem. Bu nameyi (mektubu) yazan bir padiÅŸah olamaz, ancak bir afyonkeÅŸ tarafından kaleme alınmış olmalıdır.” diyerek bir miktar altın ile afyon (uyuÅŸturucu) göndermiÅŸtir.
Yavuz Sultan Selim bu mektuba cevaben;
-“Davete icabet edip uzun yollar aÅŸarak memleketine girdik, fakat sen hala meydanda görünmezsin. PadiÅŸahların ellerindeki memleket onların nikahlısı gibidir. Erkek ve yiÄŸit olanlar kendisinden baÅŸkasının ona elini dokundurtmazlar. Halbuki bunca gündür (3 ay) memleketine girip yürüyorum, hala senden bir haber yok. Seni korkutmamak için askerimden kırk bin kiÅŸiyi ayırıp Sivas-Kayseri arasına bıraktım. DüÅŸmana iyilik ancak bu kadar olur. Bundan sonra da saklanıp gözükmezsen, erkeklik sana haramdır. MiÄŸfer yerine yaÅŸmak ve zırh yerine çarÅŸaf giyip, serdarlık ve ÅŸahlık davasından vazgeçesin!” diyerek mektupla birlikte Åžahın dedelerini hatırlatarak tarikat levazımatı post, tesbih, asa, ÅŸal gönderdi.
Yavuz, sefer için kararlıydı. Çaldıran mevkiinde Safevi ordusu ile karşılaÅŸtılar. Osmanlı ordusu ateÅŸli silahlarla donanmıştı, düÅŸman ise klasik savaÅŸ aletleri. İlk anda bozulan Safevi ordusu yapılan savaÅŸta maÄŸlup oldu. Tebriz’e girildi.
Bu savaşın bizim için çok mühim sonuçları oldu. EÄŸer bu tehlike Sultan Selim Han tarafından bertaraf edilmemiÅŸ olsaydı günümüzdeki Anadolu SünniliÄŸi olmayacaktı. Sultan Selim, döneminin İskender’i aslında. YaÅŸanmış olaylardan sadece bir tanesiydi. Ecdadın bize bıraktığı mirasa sahip çıkmak umuduyla…