Tomris Hatun
06 Kasım 2020
Yazan: Fatma Nur GÖHER
Tomris Hatun, büyük savaşçı Alp Er Tunga’nın torunudur. Alp Er Tunga’nın, Divân-ı Lügati't-Türk'te ve Kutadgu Bilig'de, İran destanı Şehnâme'nin kahramanlarından Efrasiyab (Afrasyab)'la aynı kişi olduğu belirtilir.
Saka Hanı Alp Han ölümü üzerine Saka ulusunun başına eşi Tomris Hatun geçmiştir. Sakalar, günümüz araştırmaları sonucunda da “TURANİ” kavimler arasında gösterilmektedir. Özellikle Pazırık kurganlarından çıkarılan arkeolojik buluntular bu araştırmaları destekler niteliktedir. Sosyo-kültürel ve askeri alanda Türk uluslarıyla pek çok benzerlik bulunmaktadır.
Tomris Han, “Sakalar’ın Anası” olarak tanımlanır. Ve tarihte devlet başına geçen, ilk kadın Türk hükümdar olmuştur. Yaşadıkları coğrafya Karadeniz’in kuzey kısımlarıdır. Kafkaslardan yukarısı dersem biraz daha haritayı canlandırmış olurum sanırım. Aynı yıllarda Mezopotamya diye adlandırdığımız, şuan ki İran’ı da içine alan bölgede kurulan Pers İmparatorluğu bulunuyordu. Sakalar konar-göçer hayat tarzı benimsemiş bir topluluktu. Persler ise yerleşik bir kavim. Ve sürekli İskit yani Saka hakimiyetinde olan topraklara akın yaparlardı.
Saka hanının ölümü üzerine tahta bir kadının geçmesi, Pers kralı Kyros(Kiros)’u çok heyecanlandırmıştı. Tomris Hatun, savaş yanlısı bir politika izlemedi ancak Pers kralının Saka topraklarına saldırıları bir türlü bitmedi. Bu saldırılara karşı, Pers ordusunu durdurmak için ok yağmurları, su kuyularının zehirlenmesi, tarlaların yakılması gibi tedbirler alan Sakalar, üzerlerine gelen seçkin orduları püskürtmeyi de başarıyorlardı. Sakalarla , Tomris Hatun ile baş edemeyeceğini anlayan Pers Kralı Kyros, kibrinden ve hırsından ne yapacağını şaşırmıştı. Bu kadını durdurmak, Saka topraklarını ele geçirmek için tek yol evlilikti. Saka Hanı Tomris Hatun’a elçilik heyeti göndererek ona evlenme teklifi etti. Kyros’un evlilik teklifi reddedildi. Elçilik heyeti Pers ülkesine döndü. Aldığı cevap Kyros’u çok daha öfkelendirmişti. Kibri ve zalimliği ile meşhurdu. Ve bunlar Tomris tarafından yüzüne vurulmuştu.
Kyros’un kendine ait özel bir birliği vardı. “Ölümsüzler”. Sayıları asla azalmazdı. Kısa sürede toplayabildiği en büyük orduyu oluşturdu ve Sakalar’ın üzerine yürümeye başladı. Ordusunda eğitimli filler, köpekler bulunuyordu. Tomris için de savaş kaçınılmazdı ve topladığı ordusuyla Pers ordusuna yakın bir yere mevzilendi.
Kyros, iki karargah arasına çadırlar kurdurdu. Bu çadırlarda şenlikler, eğlenceler yapıldığı, Kyros’un da sayılı askerle burada konakladığı haberi Saka karargahında duyuldu. Bunun üzerine Tomris Hatun’un oğlu, büyük bir ısrarla Han’ından, annesinden izin alarak şenliği onlara dar etmek için atıldı. Gitti gitmesine. Çadırda bulunan üç-beş Pers askerini oracıkta öldürdü. Ama Kyros yoktu. Çünkü bu, kibir abidesi tarafından hazırlanmış muazzam bir tuzaktı. Tuzak olduğunu anlar anlamaz çekilmek istedi ancak etrafları sarılmıştı, ynındaki erlerle birlikte esir düştü. Kyros bunu Tomris’e karşı teslim olması için kullanacaktı. Tek oğlundan vazgeçecek kadar cani bir kadın değildi ya..
Esir alınan Saka yiğitleri, tiginlerine zarar gelmemesi için her fedakarlığı yapmaya hazırdı. Ancak bir han torunu, han oğlu olmak esaretini ve ulusunu zora sokmayı kabul etmezdi. Annesinin ve devletinin kendisi için teslim olmasını kabul edemezdi. Yanındaki erleri ile birlikte kendini öldürmeyi seçti. Persler dehşete düşmüştü. Tomris Han o sıralarda görüşmeler için heyet göndermişti. Gelen heyet, tiginlerinin cenazesi ile karşılaştı. Tiginin cenazesini de alarak Saka ordugahına dönmek üzere yola çıktılar.
Esir oğlunun kurtarılmasını bekleyen Tomris Han, cenazesini teslim almıştı. Olanları öğrendikten sonra Kyros’a bir elçiyle haber gönderdi;
-“ Kana susamış Kyros! Sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!” ,
Tomris Han’ın bu haykırışı, yemini sanıldı ki dağları yerinden oynattı.. Tiginlerinin ölmesi ile daha çok öfkelenen Sakalar, ertesi gün saldırıya geçtiler. Gece-gündüz demeden pek çok kez yıpratma savaşları yaptılar, gidenler dönmedi.. Kadın birlikler ok saldı, savaşçı erler kendilerini unutup atıldı düşman üzerine. Varlık mücadelesiydi bu.
Savaşı tahtırevanında izleyen Pers Kralı Kyros, ordusunun bozulduğunu görünce öfkeden deliye döndü. Ancak Saka erlerinin elinden kurtulamadı. Hedef zaten kendisiydi. Girdiği mücadelede öldürüldü. Savaşı, zırh kuşanmış, atı üzerinde bekleyen Tomris Han ve ulusu kazanmıştı. Yemini vardı. Tomris Han, kralın cesedini savaş meydanında, elinde kan dolu bir tulumla aradı. Bulunca da Kyros’un kesik başını tulumun içine attı;
-“Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!” dedi.
Ölene kadar oğlunun acısını yaşayan Tomris, intikamını da almıştı. Adının anlamı gibi bir kadındı. “Temir, demir..”